– ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland: S-400 meselesini halledebilirsek, Türkiye’yi F-35 ailesine geri almaktan memnuniyet duyarız.
– ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ben Cardin: Bakan Fidan ile görüşmede Türkiye’nin F-35 programına dönüşünü de konuştuk.
– ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey: Eğer Türkiye F-35 almak istiyorsa bu; ittifak için iyidir. Türkiye için iyidir, ABD için iyidir. S-400 meselesini halletmenin bir yolunu bulabiliriz. Caatsa yaptırımlarının modası geçti.
ABD’den gelen bu F-35 mesajları peş peşe yoğunlaşarak devam ediyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçen hafta ABD’deki temasları sırasında bu konu hangi çerçevede ele alındı?
CNN TÜRK Ankara Temsilcisi Dicle Canova, Büşra Arslantaş’a değerlendirdi; Benim edindiğim bilgiye göre Türkiye açısından F-35 konusu masada yeniden programa dönmek veya satın almak amaçlı gündeme getirilmiyor. Söylenen şu; Karşılıklı konuşulan esas mesele F-35 programından çıktıktan sonra Türkiye, daha önce ödediği paranın bir şekilde iade edilmesi. Bu rakam da 1.4 milyar dolar. Türkiye, F-35 programı içerisindeyken verdiği katkılar sebebiyle ödediği miktar bu.
Masada karşılıklı konuşulan esas mesele bu paranın ne şekilde iade edileceği. Tabi biraz teknik bir konu ama netice itibarıyla mahsuplaşmadan bahsediyoruz. Bu ilerleyen süreçlerde nasıl ilerler, göreceğiz.
Ama bunun ötesinde halihazırda ABD tarafından, bazı ABD’li yetkililer tarafından verilen F-35’e dönüş mesajları nasıl okunuyor? diye biraz nabız tuttum. Diplomatik kaynaklar diyor ki; ‘Eğer ilişkiler nasıl daha iyi olur? sorusuna bunun üzerinden yanıt aranıyor olabilir. Bizim birinci önceliğimiz teröre verilen desteğin sonlandırılması. Yani ABD’nin PYD/YPG ile ilişkisini kesmesi ve FETÖ konusunda Türkiye’nin beklentisini yerine getirmesi.
Ankara açısından ilişkilerin daha iyi gitmesi için söylenecek olumlu süreç, girilecek olumlu süreç ‘terörle mücadele’ başlığında ABD’nin Ankara’nın beklentilerini yerine getirmesi. Bunun altını çizelim.
ABD’NİN S-400 ŞARTI
Diplomatik kaynaklar F-35 için şunu söylüyor; ‘Bu konu esasen savunma makamlarımızın vereceği bir husus. İhtiyaç olup olmadığı, niye ihtiyaç duyulduğu, bu savunmanın işi’ diyorlar. ‘Ama stratejik açıdan bir kabiliyete de sahip olmak isteriz’ diye de mesaj veriliyor ve ‘Eğer karşılığında bazı şartlar varsa ki olduğu anlaşılıyor ve bu kamuoyunda da söyleniyor Amerika tarafından’ deniyor. Burada kastedilen S-400 meselesi. Yine stratejik açıdan bir yeteneğin kaybedilebilmesi karşılığında F-35’e dönülmesi söz konusuysa bu konuda bir maliyet analizi yapılması gerekir’ deniyor.
‘Günün sonunda temel amaç Türkiye’nin savunmasıdır. Bir ülkeyle ilişkilerimizi derinleştirmek amacıyla savunma ihtiyaçlarımızı gözardı edemeyiz.’ mesajı veriliyor.
Dediğim gibi; Burada ‘Bir yeteneğin kaybedilmesi karşılığında F-35’e dönülmesi söz konusuysa’ kısmı aslında S-400 meselesi. Çünkü kaynaklar diyor ki Amerika; ‘Bu programa dönmek isterseniz şartımız S-400’ diyor. İşte diplomatik kaynaklar bunun bir maliyet analizinin yapılması gerektiğinin ifade ediyor ve neticede konunun Türkiye’nin savunmasıyla ilgisi olduğu, dolayısıyla Türkiye’nin savunmasında başka ülkeyle daha iyiye gidecek diye herhangi bir boşluğa, açığa yer verilmeyeceğinin altını çiziyorlar.
Ama dediğim gibi… F-35 konusunda esas olarak işaret ettikleri yön elbette savunma makamları ve savunma ihtiyaçları.
* Savunma cephesinde durum nedir? Türkiye’nin F-35 almak gibi yeni bir yol haritası var mı?
Şu aşamada olmadığı söyleniyor. Yeni bir yol haritasından bahsedilmiyor. Savunma cephesinde de Amerika’dan gelen F-35 mesajları Türkiye ile ilişkileri iyi tutmak, son dönem bölgede yaşananlar ve yeniden Türkiye-ABD müttefikliğinin her iki taraf için olumlu olabileceği inancı, ABD’nin F-16 üzerinden ilk yaklaşımı sonrası bu ilişkileri daha da ısıtmak, diyalogu sürdürmek adına bu F-35 söylemleri gündeme getirildiği yönünde bir takım yorumlar, tespitler var.
Ama yine savunma cephesinde öne çıkan unsur, terör. Deniyor ki, ‘YPG ile ilişkileri bizim en rahatsız olduğumuz konu. Dolayısıyla birinci öncelik Amerika’nın bu konuda adım atması’
ABD’nin ise ne zaman masaya oturulsa Türkiye ile ilgili en rahatsız olduğu konu başlığı S-400’dü, sonrasında Caatsa yaptırımları geldi ve Türkiye, F-35 programından çıkarıldı. İşte Türkiye’nin PYD/YPG argümanına karşı ABD’de de bir anlamda S-400 rahatsızlığını bir noktada F-35 programını hala dile getirerek ve ‘Çözüm bulabiliriz imalarıyla gündemde tuttuğu da göz önünde bulundurulmalı’ deniyor.
Diğer yandan, yakın zamanda KAAN ilk uçuşunu yaptı, hedef 2028’de envantere girmesi. Dolayısıyla bir rakip olarak görülüyor. Türkiye kendi uçağını yaptıktan sonra dışa bağımlılığı da sona erecek. ABD’nin de bu gidişata dönük olarak bir takım çıkarımlarda bulunduğu F-35 söylemini bu amaçla NATO şemsiyesi altında canlandırdığı da ifade ediliyor.
KAAN, KIZILELMA, ANKA-3…
Ama savunma açısından baktığımızda şöyle özetleyebilirim; KAAN, KIZILELMA, ANKA-3… Çalışmalar hızla sürüyor. KAAN’ın 2028’de envantere girmesi planlanıyor. F-16’ların alımı ve mevcutların modernizasyonu söz konusu. Bu konuda da ABD ile uzlaşma sağlandı, süreç ilerliyor. Bunlar da 2028’e yetişecek diye bakılıyor. Bir de Eurofighter alımı var. Ankara bu konuda da olumlu sonuçlanacağı inancında.
Dolayısıyla F-35 alınsa bile 2030’dan önce bu uçakların Türkiye’ye teslimi pek de mümkün olmayacak gibi görünüyor. Bu tablo da çok da anlamlı olmayabilir. Yani 2028’e kadar Türkiye savunma gücünü kendi imkanları da dahil yeterince güçlendiriyor.
F-35 ARTIK CAZİP DEĞİL ÇÜNKÜ…
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de geçtiğimiz gün gazetecilerle bir araya geldiğinde, ‘Bizim önceliğimiz artık KAAN.’
Bu KAAN odaklı ilerleme hedefi bir başka açıdan da önemli. Neden? Çünkü F-35’i artık cazip kılmıyor. Sebebi şu; F-35 programı içinde katkı sağlayan birçok Türk firması bugün KAAN’ı üretiyor. Dolayısıyla yeniden programa dönüş demek KAAN’ın çalışmalarını zayıflatması anlamına gelebilir. Bu nedenle de F-35 üreticisi olarak yeniden programa dönmek bu saatten sonra Ankara’ya çok da cazip gelmeyebilir.
* ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuland, CNN TÜRK röportajında şunları söylemişti; Önce bu S-400 meselesini çözmeliyiz. Bunu çözerken aynı zamanda Türkiye’nin güçlü bir hava savunmasına sahip olmasını sağlamalıyız’ demişti. Buna nasıl yaklaşıyor Ankara? Bu konuda bir yorum var mı?
Var. Milli savunma sistemlerinin devreye sokulması burada kritik aşama olacak, öyle görünüyor. Türkiye, mayıs ayında kendi hava savunma sistemi SİPER-1’i envanterine sokacak. 2026 yılında SİPER-2 envantere girecek. Bunlar planlanıyor, hesaplanıyor. Bugün S-400’den vazgeçip yeniden patriot için görüşmelere girmek, bu konuda yol almaya çalışmak… Diyelim ki söz konusu oldu. Patriot ne zaman teslim edilebilir? En erken 2-3 yıl sonra teslim edilebilir. Zaten hava savunma sistemi SİPER-1, SİPER-2 devreye giriyor.
Türkiye hava savunma sistemini kendi yavaş yavaş kurmaya başladı. Bu anlamda yeniden patriot için görüşmelere geçilmesi, bu noktada S-400’den vazgeçilmesi ve bunun maliyetleri çok ciddi düşünülüyor. Açıkçası pek de mantıklı bulunmuyor bu aşamada.